İran Cum-hurbaşkanı İbrahim Raisi’nin helikopter kazasıyla ilgili spekülasyonlar kafa karıştırıcı.
Nasıl oluyor da Cumhurbaşkanı 1979’dan kalma ABD Bell212 bir helikoptere bindiriliyor.
Ayrıca…
3 helikopterin yolcuları saptanırken “son anda Cumhurbaşkanı ve Dışişleri Bakanı’na tahsis edilmiş olan helikopterin değiştirildiği” de iddialar arasında.
Öte yandan “ABD yaptırımları nedeniyle 45 yıllık bu helikopterin yedek parça sıkıntısı çektiği” gerçek olsa bile “mazeret” olamaz.
Çünkü daha yakın zamanda İran Rus helikopterleri satın almıştı. Rusya Başkanı Putin’in neredeyse otomobil kadar sık yolculuk yaptığı bu helikopterlerden biri Cumhurbaşkanı Raisi’ye neden verilmedi?
Burada İran dini lideri Ali Hamaney için de bir bilgi… “Ayetullah Ali Hamaney helikoptere binmiyor. Uçak yolculuklarından da uzak duruyor. Yurtdışına çıkmıyor. Tek istisna Libya’ya gitmiş olması.”
Ayetullah Hamaney kendisi için bu özeni gösterirken elbette bildikleri var.
Kendisini hedef alan çok sayıda tertibe rağmen hayatta kaldı. Gerçi bunu “Allah’ın kendi sesiyle konuştuğunu hissettiği” gibi bir anısına dayanarak “Allah’ın kendisini her seferinde koruduğuna” bağlıyor ama aslında “çok tedbirli” bir yaşam sürdürmekte.
Yaşamını anlatan kitabın adı “Allah’ın Naibi…”
ŞAH’IN GİZLİ POLİSİ DÖVDÜ
Ayetullah Hamaney 85 yaşında.
Helikopterde hayatını kaybeden Cumhurbaşkanı Raisi onun yerini almaya en güçlü adaydı. Şimdi Raisi’nin ölümü üzerine “ikinci güçlü aday, oğlu Mücteba Hamaney’in önünün açıldığı” yorumları yapılmakta.
Ali Hamaney daha İran İslam devriminden önce Humeyni’nin Fransa’dan yönettiği dini devrim hareketinin içindeydi. Şah’ın gizli polis tarafından defalarca tutuklanmıştı.
Hatta gizli Polis’in bir baskın sırasında oğul Mücteba onun “dövülüşünü” dehşet içinde izlemişti.
Olay büyük travmasıdır. Yani…
Ali Hamaney çok badireler atlattıktan sonra İran’ın zirvesinde.
Ve…
Oğlu Mücteba da bu mücadelenin büyük bölümünde yaşananların tanığıdır.
Spekülasyonların biri “helikopterin düşüşünde İsral’in parmak izleri” iddiasını yansıtıyor. Başka spekülasyonlar ise “olayın Mücteba’nın önünü açtığı ve artık rakipsiz olduğuna” işaret etmekte, “iç siyasi hesaplaşma” iddialarının altını çizmekte.
MÜCTEBA SAVAŞTA
1979 İslam Devrimi’nin ardından Hamaney ailesi Tahran’a taşınmıştı.
Mücteba “devrimci öncülerin çocuklarının okuduğu” bir lisede eğitim aldı. Delikanlılığında çoğu İranlı genç gibi o da “Saddam Hüseyin’in Irak’ına karşı savaşta (1980-1988)” çarpıştı.
Taburunda, aralarında Devrim Muhafızları’nın gelecekteki İstihbarat Şefi Hüseyin Taeb ve ilerleyen yıllarda halk protestolarını ezmekle görevlendirilen Devrim Muhafızları biriminin başkanı olacak Hüseyin Nejat’la yakın dostluk geliştirdi. Gene Irak cephesinde
İran’ın güvenlik aygıtında zamanla üst düzey isimler haline gelecek güçlü adamlarla bir ağ kurdu.
2009 yılında Basij Milislerinin komutanı Taeb’e verdiği destekle Yeşil Hareket protestolarına şiddetli baskıda etki oldu.
Basij Milisleri üniforma giymezlerdi.
İddialara göre kendilerine karargah olarak camilerde konuşlanırlardı. Hatta camilerin bodrum katlarında rejim muhaliflerine şiddet uyguluyorlardı. Basij resmi bir kuruluş olmadığı için işledikleri cinayetlerin sorumluluğu hiçbir zaman onlara yazılamamıştır.
PRENSLİK OLMAZ
Mücteba Hamaney’in bu çevrenin dışında Meclis başkanı, yeni seçilecek Cumhurbaşkanı ile de sıkı dayanışması vurgulanmakta. İran Güvenlik Hizmetleri Uzmanı Saeid Golkar “güç koridorlarında onlarca yıllık deneyime sahip olan Mücteba Hamaney’in rejim içindeki ağı benzersizdir” diyor.
Bununla beraber önündeki çok zorlu engeli de gösteriyor: “Onun Ayetullah olması monarşiyi geri getirir. Oysa… İran devrimi babadan oğula geçen şahlık rejimine karşı yapılmıştı.”
Dini lider Ayetullah Ali Hamaney hakkında yayınlanan kitabın yazarı Mehdi Halaji “Mücteba’nın babasından sonra dini lider olması için ihtimal dışı bir senaryo” yorumunu yapmakta.
Halaji’ye göre “Mücteba’nın bir sonraki dini lider olmak arzusu sadece bir fantezi, tarihsel deneyimlere de bakarak Hamaney’in kimseyi hatta oğlunu bile halef göstereceğini sanmak yanlıştır.”
Wall Setreet Journal’dan de birkaç satır… “Genç Hamaney gerekli dini yeterlikler veya idari deneyim de dahil resmi olarak dini bir liderden beklenen pek çok vasıftan yoksun. İslam Cumhuriyeti’nin kurucularından Ali Hamaney ve selefi Ayetullah Humeyni ‘iktidarın bir çocuğa devredilmesi fikrini İslam dışı ve monarşik bularak reddeden’ ekolün mensupları.”
HUMEYNİ’NİN OĞLU
Humeyni’nin 1989’daki ölümünden önce onun özel kalemi Ahmed Humeyni’ydi. Ahmed Humeyni bugün Hamaney’in olduğundan çok daha güçlüydü. Cumhurbaşkanı Rafsancani’yle birlikte İran’ın işlerini yürütüyordu.
Ama… Bu denli tecrübeli ve vasıflı olmasına rağmen babasının yerine getirilmedi. (1995 yılında 49 yaşındayken kalp krizi sonucu öldü.) Yani…
Ayetullahlığın babadan oğula geçmesi gibi bir “monarşik geleneği” başlatacak “Mücteba Hamaney seçeneği” zorlu bir engelle karşı karşıya.
Gerçekçi gözlemciler “Ayetullah Hamaney’in güçlü ve vasıflı bir Cumhurbaşkanı seçmesi halinde Mücteba Hamaney’in gölgede kalarak, durumunu koruyabileceği hatta geliştirebileceği” görüşündeler.
Erken adaylık Mücteba Hameny’i iç siyasetin hedefi haline getirir.